четвер, 16 квітня 2015 р.

“Ukraynalılar Avrupa demokratik değerleri için mücadele veriyor” (журнал "Zaman" від 13 квітня 2015 р.)

Ukrayna Devlet Başkanlığı bünyesindeki Millî Yönetim Akademisi ile Siyasî Analiz ve Tahminler Bölümü Başkanı Prof. Sergiy Teleşun ZAMAN Berlin bürosunu ziyaret ederek Ukrayna’yla ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.

Prof. Teleşun, “NATO’ya bir karşılık olan Kırım, Rusya’ya, Avrupa politik ve askerî arenasının güney kolundaki ulusal çıkarlarını daha etkili bir hâle getirmesi konusunda yardımcı olabilir” uyarısında bulundu.

OKTAY YAMAN BERLİN
Ukraynanın doğusundaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ukrayna’da 2013-2014 yılları arasında“onur devrimi” olarak tanımlanan ve Meydan’da yaşanan olaylar Ukrayna halkını iç politikaya dair esas meselelerle yüzleştirdi. Ukrayna’daki idarî sistemin tamamen değiştirilmesi, politikacılardan oluşan yüksek zümre mensuplarının siyasî görüşlerine bağlı olmaksızın köklü değişmelere tâbi tutulması, çağdaş ve etkili kamu politikasına ihtiyacı olan sivil toplumun bununla ilgili talepleri ve politik iradesini rekabet temelinde yerine getirebilecek sosyal asansör denilen yeni ama etkili araçların sağlanması gibi hususlar ortaya çıktı. 23 senedir bağımsız bir devlet olan Ukrayna’da Avrupa’ya doğru yönelimi olan genç ve aktif Ukraynalıların yeni nesli oluştu. Sosyal değişmelerden etkilenen Ukrayna vatandaşlarının çoğunun bilincinde, devletin medeniyet çerçevesinde gelişmesine dair değerler modeli belirli değişikliklere uğradı; bunun sonucu olarak “Rus-Avrasya” modeli “kendimizle Avrupa” modeline dönüştürülmeye çalışıldı. Politika ve ekonomi alanlarında iktidara gelmeye yönelik olarak sürdürülen mücadele ile dıştan müdahalenin etkisi altında ortaya çıkan zihniyetler çatışması sivil çatışma hâline geldi. Devrim toplumu kamplara böldü mü? Her devrim gibi, Meydan’ın da köklü değişiklikler ile şiddetin farklı boyutları aracılığıyla Ukrayna’daki toplumu iki ayrı siyasî gruba böldüğünün altını çizmek gerekir. Bu iki grubun “yasal iktidarı” değiştirme yöntemleri, “halkın iktidarı etkileme hakkı” ve “kendi devletinin geleceğini belirleyecek bir yolun seçilmesi” hakkındaki görüşleri birbirlerinden farklıdır. Protesto eylemleri, Meydan’da yer alan feci çatışmalar, iktidarın değiştirilmesine yönelik olarak gerçekleştirilen silahlı darbe, devlet kurumlarının harekete geçemez hâle gelmesi ve sivil çatışma gibi faktörler, diğer ülkelerin Ukrayna’nın iç işlerine karışmasının yasallaştırılmasına sebep oldu. Küresel aktörlerin rolü ne oldu? Avrasya toprakları için geçerli olan yenidünya düzeninin temelini atan dünya aktörleriyle bölgesel aktörler, Ukrayna devletine ilişkin senaryolarını yoğun bir şekilde hayata geçirmeye başladı. Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından işgalinin aslına bakacak olursak, bu eylemin daha 1990’lı yılların başında kurulmuş olup Boris Yeltsin’in iktidar başında olduğu dönemde ana hatlarıyla hazırlanmış bir plânın parçası olduğunu söyleyebiliriz. Bu; Rusya’nın siyasî ve ekonomik çıkarları alanının dışına çıkması durumunda Ukrayna Devleti’nin parçalara bölünmesine yönelikti. Rusya Devlet Başkanı Putin’in modernleştirilmiş “Rus barışı plânı”, SSCB’nin dağılması sonucunda ortaya çıkan devletlerde “geleneksel ve biçimsel olmayan hibrit savaşı” şeklinde geçerliliğini kazanmaya başladı. Ukrayna’nın Avrupa’ya entegre olma sürecini durdurması, sivil çatışma ve ülkemizin belirli bölgelerinin işgaliyle başlayan savaşın; her iki ülke için stratejik, politik, ekonomik ve askerî bakımdan önem taşıyan toprakların Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya geçmesi, Kırım, Donetsk, Lugansk, Herson, Mıkolayıv, Harkiv, Zaporijya ve Odesa bölgelerinin, merkezi Kiev’de bulunan iktidar mensuplarının kontrolünden çıkan “gizli tesir bölgelerine” dönüştürülmesi gibi hususlarla ilgili problemleri çözmesi bekleniyordu.
“RUSYA ULUSAL ÇIKARLARININ DEĞİŞTİĞİNİ BELLİ ETTİ”
Bahsettiğiniz bu planının hedefi nedir? Rusya’nın, Ukrayna’ya ait olduğu hâlde geleneksel olarak kendisine eğilim gösteren bölgelerdeki etkisiyle itibarını arttırma çalışması olduğunu belirtmemiz lâzım. Bunu, Kiev’deki politik düzenin değiştirilmesi, Ukrayna’nın üniter olan devlet şeklinin federal veya konfederal olmak üzere dönüşüme uğratılması ve ülkemizin AB ile NATO’ya dair dış politikasının yönünün başkalaştırılması yoluyla başaracaktı. Ukrayna’nın doğu bölgeleriyle güney bölgelerinin hem etnik ve kültürel yapısı açısından, hem de Ukrayna’nın kendisiyle iktidar başındakiler ve Rusya ile Batı’ya karşı tavırları bakımından birbirlerinden farklı olduğunu hatırlatmakta fayda var. İki bölgenin, Ukrayna’nın üniter ama desentralize edilmiş bir devlet olma fi krine bakışları da farklılık göstermektedir. Rusya’ya gelince, ülkelerin sınırlarını değiştirerek bölgenin haritasına değişiklikler yapmasının yanı sıra dünya ve Avrupa güvenlik sistemini mahvetmediyse önemli derecede sarsıp Budapeşte Mutabakatı olmak üzere birçok uluslararası anlaşmaya aykırı bir şekilde hareket etti. Böylece Rusya, ulusal çıkarlarının hem bölgesel seviyede, hem de dünya çapında değiştiğini belli etti. Ukrayna’nın doğu bölgelerindeki seçimlerin düzenlenmesi hâlinde söz konusu bölgelerin Rusya’ya dâhil olmasını tercih edecekleri iddia ediliyor. Sizce bu gerçek mi? Bunun bilgi ve propaganda esasına dayalı bir savaşa özgü hile yoluyla gerçekleştirilen efsane dolu bir inisiyatif olduğunu söyleyebilirim. Ukraynalıların büyük kısmı iktidar başındakileri olumsuz karşıladığı hâlde Ukrayna’nın bölünmez bir devlet olması gerektiğinden yanadır. Ülkemizin doğu bölgelerini saran savaş veya bazı diplomatların silahlı çatışma olarak değerlendirdiği askerî müdahale, vatandaşlarımızın çoğunu “Ukrayna projesi” etrafında bir araya getirip Rusya’nın halkımız tarafından savaşı başlatan bir devlet olarak tanınmasını sağladı. Şu an en hayatî problem; Ukrayna Devleti’nin ileride benimseyeceği yapılanma modeli, özü ve etkenliğinden kaynaklanıyor. Ülkemizde yapılan farklı sosyolojik anketlere göre Ukrayna’nın doğu bölgelerinde bile yaşayanların çoğu Ukrayna’dan yana olduğu hâlde savaş içinde yaşamak zorunda kaldığı için pasif bir şekilde davranıyor. Ukrayna’nın devlet şekline dair görüşleri farklı olan Donetsk ve Lugansk bölgelerinin sakinlerinin ekseriyeti, ülkemizin politik, hukukî ve ekonomik düzenini bozmamaya çalışarak kendi fi kirlerini duyurmak için çaba göstermektedir. Sayısı yüzde 25–30 civarında olan Ukrayna’dan ayrılma düşüncesini destekleyenler, yaşadığı toprakları ülkemizden ayırarak başka bir ülkeye dâhil olmayı değil, iktidarın sistemli desentralize edilmesi için gerekli olan şartların sağlanmasını istiyor. Bu bağlamda Ukrayna ile birlik içinde olacak kendi birimini oluşturma ihtimalinden de bahsedilebilir. Bazı değerlendirmelere nazaran Ukrayna vatandaşlarının yüzde 7–8’i gerçekten Rusya’ya dâhil olmayı tercih ediyormuş.
“KIRIM İLE AKDENİZ DE KONTROL EDİLMEK İSTENİYOR”
Rusya’nın asıl amacı nedir? Kırım, kendisi için neden bu kadar önemlidir? ‘Yeni Rusya’nın asıl amacı, kendi kurallarını ilk önce bölgesel seviyede uygulatmaktır. Böylece Ukrayna, SSCB’nin dağılmasından sonraki dünya tarihini değiştirerek küresel boyuttaki en önemli aktör olmaya çalışan Rusya’nın “yeni imparatorluk” olarak hüküm sürmek istediği bir bölge oluyor. Kırım’ın işgalinin hem Rusya, hem de nüfusunun büyük kısmı için Putin’in politik rejiminin etkili ve sabit olmasına işaret eden bir sembol olduğunun altını çizmek gerekir. Putin’in önermiş olduğu “yönetilen demokrasi” ve “Rus barışı modeli”, hem dünya çapında rekabet edebilecek hâle gelebilir, hem de BDT’ye üye olan ülkelerle bazı müttefi kler ve ortakların dikkatini çekebilir. Ukrayna’yı stratejik açıdan etkilemeye yarayan Kırım, sadece Karadeniz’i değil, bütün Akdeniz bölgesini kontrol etme fırsatını sağlar. NATO’ya bir karşılık olan Kırım, Rusya’ya, Avrupa politik ve askerî arenasının güney kolundaki ulusal çıkarlarını daha etkili bir hâle getirmesi konusunda yardımcı olabilir. Rusya için nükleer füzeli bir uçak gemisi olan Kırım, büyük askerî potansiyeliyle Güney Avrupa, Akdeniz bölgesi, Gürcistan, Moldova, Transdinyester Cumhuriyeti ve Türkiye gibi bölgelerle ülkeler üzerinde askeri stratejik kontrolün gerçekleştirildiği bir merkez olabilir. Sizce AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar ile Almanya’nın içinde bulunduğu girişimler yeterli mi? AB ne kadar samimî? Dünyanın siyasî ve ekonomik haritası günden güne değişiyor. Bazı uzmanların düşüncelerine göre Avrupa, Ukrayna’yı kullanarak Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra oluşan bölgeler ile Avrupa’ya ait topraklarda gerçekleştirmek istediği politik plânlara engel olmaya çalışıyor. Ukraynalılar, kendi etnik köklerine bakmadan Avrupa’nın benimsemiş olduğu demokratik değerler uğruna mücadele verirken kendi seçeneğini yapabilmek için dökülen kanın gerçek bedeli üzerinde kara kara düşünüyor. Uygulanan yaptırımların asıl amacı, dünya düzeninin kurumsal öğesini yeniden etkin bir hâle getirip etki alanlarının değiştirilmesinin meydana getirdiği zincirleme tepkiyi durdurmaktır. Gayet agresif ve çabuk değiştirilebilecek politikayı izleyen Rusya Federasyonu’ndan farklı olarak yeni tehlikeler karşısında kalan AB, ulusal çıkarlarını tam olarak belirleyemediği için kendi kimliği ile Avrupa-Atlantik denilen değerleri aktif bir şekilde savunmaya hazır değildir. Bu bir paradoks olabilir, ama ana sorun muhtemel savaştan değil, olabileceğini tahmin edip karşılaşılabilecek tehlikeler ile olası değişikliklere dair kendi stratejisini kuramamaktan kaynaklanıyor. Hiç durmadan kendini korumaya çalışmak, daha uyanık ve girişken birine yenilmek anlamına geliyor.
ESKİ SINIRLARA DÖNÜLMESİ ŞART
Minsk Anlaşması’nda neler öngörülmüştür? Bunu Merkel-Hollande-Poroşenko- Putin daha iyi biliyorlar. Ukrayna’daki çatışmanın dondurulması ya da kurumsallaştırılması Ukrayna halkının değil, daha çok Avrupalılar ile Rusların işine yarayabilir, fakat bütün bunlar Ukrayna’nın içindeki politik durumun istikrarlı olması konusunda şüpheler uyandırıyor. Çatışmanın asıl sebepleri ortadan kaldırılmamış durumdayken eski sınırlara dönülemedi. Bu meseleyle ilgilenen baş aktörler, yoğun askerî hareketlere başlamak ve yeni topraklarla ilgili bekleme dönemine son vermek için fırsat kollayarak askerî alanda ulaşmış olduğu neticeleri yeni görüşmeler sayesinde onaylamayı plânlıyor. Size göre Ukrayna ileride AB üyesi olabilir mi? Ukrayna vatandaşlarının salt çoğunluğu birlik içinde olan bölünmez bir Ukrayna’dan yanadır. Vatandaşlarımız sık sık “Gençler Avrupa’ya yönelim sergilerken bölücüler Rusya’ya dâhil olmak istiyor. O zaman Rusya’ya gitsinler, bizse Ukrayna’da yaşayacağız” ifadelerini kullanıyor. AB’ye üye olma fırsatı peşinde olduğu sanılan Ukraynalıların çoğu, her şeyden önce Avrupa yaşam standartlarının Ukrayna’da geçerli olmasını istiyor. Bu hedefe ulaşınca halkımız geleceğine dair kararını verecek. Medeniyetleri birbirlerinden ayıran bir sınır vazifesini gören Ukrayna’nın, Avrupa’ya ait değerleri benimseyerek kendi kimliğini koruması gereken bir Avrupa ülkesi olduğunun altını çizmek lâzım.